osman aytekin
Sıradan bir başkasını sevmek, sevenin sevmesine göre çok zor. Sevmeyi bilenler için böyle bir söze de gerek yoktur. Ama sevmek çoğu kez zorların zoru. Sevmedeki bu müşkilat belki de becerisizlikten geliyor, belki de kalplerin karanlığından.
Fakat duygusuz, anlayışsız, umursamaz kişiliklere bunu anlatmak; Anlatmayı bırakın düşünmek bile okyanusa salla açılmaya benzer. Bu sebeple sevmek kolay değildir, ancak onunda zamanı oluyor; sevmek zamanı.İnsanı yaşatan hoş,latif duygular,bir şeylerin biçimsiz ve niteliksizliğinde kaybolup gidiyorlar.Geçmişin iyi duyguları da birer cansız hatıralardan ibaret kalıyor.bundandır ki daima arıyoruz.Arıyoruz her şeyi; Dostluğu,kardeşliği,cömertliği..hepsinin temelini oluşturan sevgiyi..Giden gelir mi? Eğer bu sevgiyse yine de zor diyeceğim.Ama insan bazen müspet temayül ya da gelişmelerin etkisinde kalabiliyor.O an yürekler kıpır kıpır sanki kuşlar gibi hür,o hür havayı teneffüs eylemek ne demek, nasıldır,bilir misiniz? Benim de yüreğimde bazen böyle duygular oluşur.Tüm ümitsizlikleri siler atar.Gamlı gönülü efkar basar; o zaman farklı duygular içine giriyorsunuz,düşünceleriniz munisleşiyor.Gönül bu işte,bazen kasvetli havaya bürünüyor sevgiden.Aynı sevgi bir de bakıyorsunuz o sevgiden büyük haz alıyor, şenleniyor; mutlu oluyorsunuz insanları da mutlu görüyorsunuz,öyle olmasa bile öyle görmek istiyorsunuz.Tüm olumsuzlukları görmezden gelerek yaşama sevincini doyumsuzca hissediyorsunuz.İnsan ne düşünürse düşünsün,nasıl yaparsa yapsın,insanı muazzez bir yapı içinde yüceltiyor bu hisler.Demek istediğim mesrur oluyorsunuz.Çalıştığım yere giderken bazen tüm insanlara selam veriyorum. Tanıdık simalara merhaba diyorum. Belki kendimi hayata karşı iyi motive edemediğim günlerde oluyor, ama yine de merhaba diyorum, bundan da mutluluk duyuyorum. İnsanlara yardımcı olmak sevmeyle başlar. Sait Faik’ de öyle demişti: Bir ‘’insanı sevmekle başlar her şey ‘’ veya her şey insanı sevmekle başlar. İnsanlara yardımcı olsak ne olur diye bazı vakitler düşünüyorum. Bir şey çıkmaz elbet. Çıkarımız mı var; varsın olsun. Çok mu önemli? Neden insanlara iyi davranış ve güzel duygularla yaklaşmıyoruz? Buna da bir anlam veremiyoruz. Bizler, çoğu kez insanları tanıyamadığımız için zor durumlara düşüyoruz,insanı tanımamanın sıkıntısını çekiyoruz.İnsanların insan oldukları için mi sevemiyoruz yoksa, yoksa keyfiyet ve kemiyet için mi böyle davranıyoruz,böyle yapıyoruz. Halbu ki, bunun dışında yani sevgiyle yaklaşmış olabilsek hayatın rengi bir başka olacak .Bu hazzı yaşayanlarınız vardır sanırım.Bende yaşadım bazı vakitler.Çıkarlı,küstah,kirli ve yakışıksız bir hayat felsefesini gaye edinmek insanın ideali değildir bel ki,ama böyle bir felsefe anlayışı içinde insanlık eriyor, bu züldür insan adına.böyle duygularla yaşamaktansa sevginin ölümsüz iksirinde yaşamayı yeğlemeli insan.Zahmetli de olsa katlanmaya değecektir bu.Sevginin ölümsüzlüğü…Sahi ne zaman gerçek olur bu düşünce? Değerinden zaman bir şeylerin yitirdiği anlarda mı? Değerleri değersizleştirmek sevginin ölümsüzlüğünü infaz etmektir.Bu ölümsüzlük; Sevgide erimekle bitmekle;ölmekle mümkündür.Sevgide ölmek,ölebilmek bir insanın putunu kırabilmesi kadar zordur.Farzedin ki farklı bir hayata geçiyorsunuz, bambaşka bir hayat felsefesini benimsiyorsunuz.Mümkün mü?Asla ve kata.Ama bunu gerçekleştirenler olabiliyor.İnsanın ölümsüzlüğü; iyi, güzel ve kalıcı şeylere atılan imzalarla mümkündür. Gönül insanın da bu imza vardır.Sevgi üzerine muhakkak çok sihirli veya albenili sözler söylenecektir. Bunun anlamı kavransın kavranmasın ona değer vererek sevgiyi anlamlandırmak, hayatı güzelleştirmek yaşanır kılmak, daha kalıcı yapmak elimizdedir.Dağ, bayır, kırlar ve ovalar;Nazlı nazlı akan ırmaklar,dereler,dere kenarlarında ki koyaklar,yosun tutan sular,çimenlerde meleşen koyun-kuzular,oynaşan kısrak…Her ne varsa tabiatta.. Biçimli-biçimsiz sokaklar, cumbalı-cumbasız evler, ahşap-beton binalar, mahalle, meydan, trafik, insan… Her ne varsa hayatın neşesi, arzusu, sebebi-çaresi… Olmaz ya bazen köy yolun çamurunu özler insanlar. Şehirde ise ürküntü verir. O ürküntülerden kaçmak kurtulmaktır sorunlardan, insanlar için. Aslolan o ürküntü veya kerih şeyleri silebilmektir.Gelgitler içinde kalıcılığı, saadet içinde sunabilmektir insanlığa.Saadet,mutluluk ne ki sevgileri katletmişiz,bir hiç uğruna yok etmişiz yani sevgide varolmamışız.Sevgi için yaşayanları görmemişiz görememişiz.Meledroma benzeyen insan hayatında sevmeyle başlayan duyguları tadan,yaşayan insanların mevcudiyetiyle yetinmek mecburiyetindeyiz galiba.İnsanlar böyledir işte: Bir karamsar bir ümit düşünceleri yansır hayatına, bakışlarına. Gönülün çiçekler kadar zarif, davranışların kaba ve ince olduğunu unutmadan onu doya doya yaşamak, hayatı daha yaşanılır yapacaktır. İnsanlar iyi olmak güzel olmak ister, ona ulaşmak ister. Bu sebeple hayatın gülen yüzünü tahayyül eder, düşünür, iyi günlere heves eder,o günlerde yaşamanın iştiyakıyla dolup taşar.İyi bir hayatı özlemek emlimizdir. Bu arzuya ulaşmamız da mümkün değildir. Ama her insanın içinde olan o kıpırtıyla mutluluğun kapılarını aralayabiliriz.
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder