4 Kasım 2007 Pazar

BİRGÜN...
Kalkalım, dedim ve kalktık. Bir ahbabın lokantasına doğru yürüdük. Olayların etkisinden sıyrılabilmiş değildi. Gözlerinde bir ışık aradım. Bir sevinç, bir mutluluk… O kadar yıpranmış bir hali vardı ki. Mutluydum yine de. Yıllar sonra bir dostu görmek.. İkimizin de gözleri maziye dalmıştı. Neler gelip geçmedi ki hatıralardan.
Dalmışız. Bu sırada yemekler gelmişti.
“- Sıcak, buğulu bir çorba, özlemiştim”, dedi.
Hafifçe başımı salladım.
“- Sıcak bir çorba…”
“- Buna da şükürler. Tekrar karşılaştık.”
Fazla konuşmak istemiyordu. Dostumu bu haliyle düşünürken ekrandaki “9. Hariciye Koğuşu’ndaki Safa’yı hatırladım. Hasta biri gibi… Kalktık.
“- Hava ne kadar güzel, yağmur yağmış.”
“-- Sen gideli hasretiz… Güzel günlere. Sen gelince sen.. Sen gelince bak dağlar dumanlı yine. Bir başkadır hayat şimdi.”
Sözümü keserek:
“- Ben, ben gelince mi?”
“- Evet dostum.”

* * *

Uyuyamadım. Uyku tutmadı bir türlü. Başımı kaldırdım uyuyordu. Kaç günün yorgunluğu. Belki de kaç yılın, yılların. Uykusuz kalmak… Aklıma neler gelme di ki… Kimi darda kalır borç yüzünden, kiminin ilaç parası, ekmek parası… Hastalık yüzünden. Neler neler! Uykusuz kalmak, kendini aniden sıkıntılar içinde buluvermek. Bu güzelim hayatı tatlı tatlı yaşamak varken. Bazen zaman düşünmeye fırsat da vermiyor. Hep böyledir. Neye yetişebilir ki insan?
Sabah erken mi olmuştu ne. Kaç yılın hasretiydi bu. Yanıma yaklaştı. Elini omzuma atarak:
“-Görüşebilecek miyiz bir daha?”
“- İleride. İleride… Belki bir gün……”

* * *

Yıllar geçmişti. İçimde hep o “görüşebilecek miyiz” endişesi kemirip durmuştu beni. Her geçen gün benden, ondan, bundan, başkasından bir şeyler alıp götürmüştü. Sımsıcak dostluklar erimişti sanki. Bir şeyler elimizden kayıp gitmişti. Dostluklarda böyle olmalıydı… Her şeyin değiştiği bir dünyada yaşıyorduk. O samimiyetin sıcaklığı da kaybolmuş muydu ne?!...
Kaygılarla bürülü bir hayat endişeleri taşımaz da neyler?...Gözlerim hep ıraklarda ve buğulanarak bakıyor. Bir gün evet bir gün çıkıp da gelse aynı bakışlar çiçekler gibi yüreğimde açacak mı içimde bir tereddüt!
Yine de bir gün, bir gün! Diyorum.