osman aytekin
Mutluluk üzerine çok söz söylenmiş ve yazılmıştır ancak insanlar her şeye rağmen mutlu olmanın yollarını daima aramak mecburiyetindedirler. Hayat, birçok şeyi özler ve bu özlediklerinin temel nedenlerinden biri de mutluluktur.
Mutlu olmanın yolları her kişiye göre farklı olsa da buna gidilecek yolu bulmak önemlidir. Bir düşünür; “Hayatı kolaylaştırmak ve huzurlu yaşamak. Hayatı kolay ve pratik yönlerini bilmekle mümkündür. Yoksa zenginlik ve parayla değil.” Demektedir. Demek ki bunun için hayatımızın zor yanlarını bilecek ve göreceğiz ve yaşantımızı ona göre düzenleyeceğiz.
Mutluluk denilen şey, her ne kadar bazen bizi durup dururken bulsa da bunun uğruna çok mücadeleler verildiği aşikârdır. Hayatlar ne için heba ediliyor sanırsınız… Bir lokma ekmek için mi? Muhakkak bu yaşamak için çok önemli bir neden ama bu da yetmiyor. Maddi açıdan doyumsuzluk da bitmez ama diyelim ki insan refaha erdi, çevrede, iş yerinde itibar sahibi ama gelin görkünki an gelir kendi gönlüne söz geçiremez; kendi gönlüne söz geçirse, eşine söz geçiremez; eşine söz geçirse bu kez de çocuklarına söz dinletemez. Hadi bir şans daha verelim diyelim ki bütün bu olumsuzlukları aştı bu kez de komşusuyla başı bir türlü didişmelerden kurtulmaz
Biz insanlar, hayata gözlerimiz açar açmaz bir şeylerle didişir dururuz. Ama insanın hayatta mücadele ettiği iki temel şey vardır. Biri tabiat, diğeri de âdemoğludur. Her ikisi de insanı oldukça önemli şekilde etkiler. Batılı toplumlarda toprakla mücadele daima galibiyet-mağlubiyet ölçüsünde sürüp gider. Ama Uzakdoğu ülkelerinde topraktan ziyade esas önemli faktör insanoğludur. Konfüçyüs’ün eğer düşüncelerini incelerseniz bunu apaçık bir şekilde görebilirsiniz. Ne yapmalı gibi bir sorunun açılımlarına sığınmaksızın kendi kendimize ürettiğimiz problemlere bakmak en doğru bir yol gibi geliyor bana. Zira insanlar küçük sorunlarla uğraşacaklarına büyük sorunlarla ilgilenmeyi kendilerine uygun görürler. Hâlbuki küçük sorunlar devasa meselelerin ortayı çıkmasında bir amildir. İnanan inanır inanmayan inanmaz bence esas mesele küçük fikirlerle başlayan ayrılıklar, aykırılıklardır. Bu fikirler ve aykırılıklar o kadar önemli de değildir ama çatışma insanı merkeze aldığında bu gibi durumların önemi kavranmış olmaktadır. Herkes istediği gibi düşünecek, fikirlerini yayacak ve paylaşmak isteyecektir ancak bunda hoşgörü ve tahammül sınırlarını iyi bilmek ve buna göre hareket etmek gerekiyor. Farklı fikirler olmalıdır. Farklılık yerine göre bir zenginliktir ancak insanoğlu boş durmaz ki fitne-fesat içinde bu fikir dediğimiz şeyleri kurcalar durur. Durup dururken sizler her ne kadar mutluluktan başlayıp da bu noktaya nasıl geldiğimizi veya bunun alakasını düşünüyorsanız çevrenizdeki numunelere bir göz atınız demek yerinde olacaktır. Sen dedin, ben dedimle başlayan pek çok önemsiz, incir kabuğunu(ki neden ceviz kabuğu değil onu da merak etmekteyim…) doldurmaz şeyler nedeniyle ne gürültü ve kavgalar çıktığını varın siz düşünün. İnsanoğlunu kavgalara, cinayetlere götürecek pek çok basit sebepler irad edilir, siz hiç merak etmeyiniz!
Mutluluk denilen ve insanın yerine göre başını göğe değdirecek davranışlar, hareketler, düşünceler ve duygular yerinde görülmediği, bulunmadığı ve bulunduğu vakitte kıymeti bilinmediği sürece hayallerimiz sükûta uğramaya devam eder.
Mutluluk her fertte yeri geldiğinde görülen ve ancak bunun en önemli nedenlerinden biri olarak fark edilen; bu fark edilişle birlikte o hazzın yaşanmasına vesile olan ve soyut bir kavram olan sevgiden söz etmeden olur mu?
Mümkünatı yok olmaz!
Sevmeden, sevgi duymadan asla!
Hayatımız onunla şekillenir ve huzura erer.
Sözümüz Muhammed İkbal’in sözüyle noktalayalım:”Çağımızın delirmiş aklının tedavisi için; sevgi neşteri ve sevgi ilacı lazımdır. Çünkü sevgi hem ilaçtır, hem hayattır, hem de güçtür.” İnsanları birbirine bağlayan, dayanışma ve yardımlaşmayı artıran, paylaşma ile birlikte yaşamayı öğreten büyük güç sevgi…
Kaybettiklerimiz onda saklıdır.
Mutlu olabilmemiz de ona bağlıdır. Sevgiyle bakmasını bilmeliyiz o vakit yüzümüz ışıldayacak hayatın hazzını göreceğiz. Hayatımız bir başka olacak!
İnanın buna!
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder