7 Ağustos 2007 Salı

HER TAHAYYUL UFKUNDA BİR ASYA'LI YAŞAR


Düşler ırmağında derin bakan mutlaka bir çift göz vardır. Yalnızlık, özlem ve hüzünleri kuşanmak, nasıl bir duygudur? Bu ırmaktan da öte, aşağıya aldığımız şiir de görüleceği üzere insanı alıp ta, uzak iklimlere götüren ve duygu kesafetini yaşatan şiirler vardır. Serbest şiirler yazan, ancak şairliğini açığa vurmada alçakgönüllü bir duruş sergileyen Yasemin CAN, bakalım şiirinde neler söylemiş.
ASYA'LIYA
Bir de sen varsın Asyalı, düşlerimde sen varsın...
Ben ki tanrıçalarla yıkanırken Akdeniz’in turkuaz sularında Hera’yı kıskandıran tenimi Yalnızca ay yaladı, Bilesin Asyalı.
Ay yine erken doğdu Nilüferli havuzda parlıyor. Yabanıl ezgiler sararken akşamı Lirim de, yüreğim de ağlıyor Duydun mu Asyalı?
Yapayalnızım.. Olimpos’un tanrıları da yalancı çıktılar Zeus bile gözlerini kaçırdı Ah yalan! Her şey yalan.. Törenler yapılsa da Asil olduğunu ilan eden kanı bozuklar için Yaşananlar hep yalan.
Bir de sen varsın Asyalı Düşlerimde sen varsın.. Beyaz atın rüzgârları kıskandırıyor. Kılıcın, yiğitliğin timsali.
Ben... Ya ben Asyalı? Sarayın loş koridorlarında Şarap kokusu muyum? Yoksa Türkmen çadırında süt buğusu mu? Bunu bir tek sen bilirsin, Tarih bilmez, Söyle Asyalı.
Ah Asyalı Bir bilsen neler oluyor Teodosius var ya İşte o çılgın Bir öfke ile Vesta Tapınağı'nda aldı soluğu Ve söndürdü kutsal ateşi.. Varsın sönsün be Asyalı Söyle, yüreğimdeki ateş ne olacak? Anlat hadi!
Bakır Dağları’nda güneş batıyor. Bakır kızılı ve hüzünlü. Bulutlar beyaz derdin hep. Öyle derdin.. Ama çare yok ki karanlıklara Yok... Biliyorsun...
Dün akşam Olbia’dan haberciler geldi Gemici Markus dümen kırmış Güneşin battığı yere. Sonra da martılar çığrışırken Ellerinde şarap kadehleri Yeminler etmişler intikam için.
Ah Asyalı, ben de yeminler etsem diyorum İntikam için değil, aşk için. Ama olmuyor.. Olamıyor.
Biliyorsun Ben bu kentin mahzun kraliçesiyim. Derinlerde sızılarım olsa da Yüzümde ay parıltısı bir gülümseme, Kadersiz halkımın gururu adına..
Çimenlerin söylediği şarkıları dinle Asyalı Biraz soluklan. Bırak atın da su içsin göz yaşlarımdan Her bir çiy tanesi ruhumdan döküldüler Gör hadi ve dokun.. Dokun yalnızlığıma.. İyi bak ve söyle Akdeniz mi derin, gözlerim mi, Yoksa yapayalnız gecelerim mi..
İşte böyle Asyalı.. Tarihler ne yazarsa yazsın Sakın inanma.. Bir selamını gönder Bana yeter. Bilmelisin ki; Şair yüreğin her günbatımında Beni sessizce öper... Her insanın bir Asya’lısı vardır. İnsanın yüreğinde yanan ateşler vardır ve bu ateşler çoğu kez insanı derinden sarsar. Böyle bir yürek yangınlığında insan bir şeyler söylemek ister ve çaresiz kalır. İşte Asya’lı şiirinde “Anlat hadi!” suali bu çaresizlik içinde: “ Bakır Dağları’nda güneş batıyor. Bakır kızılı ve hüzünlü. Bulutlar beyaz derdin hep. Öyle derdin.. Ama çare yok ki karanlıklara Yok... Biliyorsun...” Bu dizelerde görüldüğü gibi tasvir zenginliği içinde kendisi cevap verir. Zira yürek yangınlığı artık hüzünlerle sarmalanmıştır. Şair, Ahmet Haşim gibi sembollere sığınır. Gemici Markus, güneşin battığı yere yönelişindeki tavsifdeki yeminleri hatırlatan şair alegorik bir serzenişte bulunmaktadır: “ Ah Asyalı, ben de yeminler etsem diyorum İntikam için değil, aşk için. Ama olmuyor.. Olamıyor” Bütün ümitsizliklerinde sızıları yankılanmasına rağmen yüzündeki “ay parıltısı bir gülümseme” bize hem Türkçenin duruluğunu hem de şairin yürek güzelliğini ifade eder. Artık yürekteki yangınlık dışa vurmuştur. Son dizelerde bir sanatçının izlenimci tasvirleriyle donattığı bir tablo vardır. Artık nefes almalı ve yalnızlık görülmelidir, dokunulmalıdır ancak hakikatte; görmekte, dokunmakta hülyadan öte bir şey değildir. Zira insanoğlu gördüklerini görmez, görmediklerini görür bir halde olduğuna göre gözlerin derinliğinde çoğu zaman kaybolmaktadır. Bu durum her bakan göz için de geçerli bir husus da değildir. Bu nedenle şair; derinliği en etkili bir şekilde ifade etmek arzusuyla şöyle seslenir: “ Dokun yalnızlığıma.. İyi bak ve söyle Akdeniz mi derin, gözlerim mi, Yoksa yapayalnız gecelerim mi..” denizle geceler eşdeğerdir ve ancak yalnızlıkla bir anlam kazanabilir. Çoğumuz bazı hallerde tarumar oluruz ve yalnızlığı hissederiz. İşte böyle bir yalnızlıkta gecelere sığınırız zira seven bir yürek için yalnızlık iyi bir limandır. Yaşanılan bütün olumsuzluklara karşılık insanın yüreğinde sevgi bir ümit halesiyle belirir ve adeta insanı sessiz sedasız sarıverir ve her gün batımı belki bir muştudur bu. Düşlerde yaşayan insanın duygularında, yer yer yüreğini kanatan ama acıtan ruhta yok olmayan bir sevginin izdüşümünde bir Asya’lı mutlaka vardır. Şair bu ruh halini güzel bir dil ve gönül gözüyle bizlere göstermektedir. Ancak düşlerin üzerimizdeki etkilerini düşündüğümüzde keyfe keder duygularla böylesine sevgileri kuşanmalıyız diyesi geliyor insanın. Yasemin Hanım, her ne kadar da şiirde mütevazi bir duruş sergilese de Türk şiirine hizmet edeceğini düşünüyoruz. Şiirlerinde lirizm, sadelik ve samimiyet kokuyor

Hiç yorum yok: