7 Ağustos 2007 Salı

AKŞAMLAR


“Akşamlar”şiiri her nedense bende Ahmet Haşim’in şiirlerinde olduğu gibi sembolizmi hatırlattı. Şair Leyla Usta; hayatı Akşamlar’da yaşatır, gerçekleri yine akşamlara yükler. Şiirde, şiirin adına uygunluk arz eden zaman bir bütün olarak karşımıza çıkar. Şair, hayali olarak akşamları canlı görmek veya canlı yapmak arzusuyla ve fakat bizlere bunu bir pencereden seyrettirir adeta. Bu bakımdan akşamda insan hayatında ne varsa, dile getirilsin veya getirilmesin sade bir anlatımla tasvir edildiği görülür. Bunun için hayat akşamdır ve akşam her bölümde dile gelir, dolayısıyla; hüzünlü bir gözdür, hayali gerçeğe dizendir, sevmeyi sezendir, ümitleri ezendir, akla ziyan edendir, bezginliklerin neticesinde de vicdanın sırrına erendir.
Leyla Usta’nın penceresinden şimdi bir akşam yolculuğuna çıkalım isterseniz…
İlk dizeler akşamın mevcudiyetini ifade eder:
Güneş derinlere daldığı zaman
Hüzünlü gözlerle gezer akşamlar
Akşam güneşin batışıyla kendini gösterir. İnsanların akşama bakışları kendi ruh hallerini yansıtması açısından önemlidir bu bakımdan şair, akşamlarda hüznü görür, yaşar ve yaşatmak ister. İnsanda hüznü akşamlar neden yaşatır ki? Şair buna insanın düşüncelerinin gerçekleşememesinin verdiği umutsuzluklar nedeniyle hayale kapılmanın bir netice olarak der ki:
Elinde bir umut dilde son aman
Hayali gerçeğe dizer akşamlar ilk mısrada görüldüğü gibi umudun tükenişi dil de tecelli etmektedir. Ufuk sinesinde al ışık yakan bütün gözler semaya arkılar sahilden ışık
Ufuk sinesinde al ışık yakar
Bir an bütün gözler semaya bakar
Şarkılar sahilden engine akar
Sevmek zamanını sezer akşamlar.
İkinci kıta hüznü geride bırakmış şarkıların ritminde artık sevmek zamanı vardır, hayatta böyle bir akşamı yaşamaktadır.
Sokak lamlabaları bir bir yanarken gönlün kendini tekrar romantizme kaptırır. Yürek titremesi kadar her yüzde; insanda aranıp da bulunmayan veya görülmeyen sevginin izlerinde çaresizlik vardır. Seven yürekler kendini zamanla kederli hissetse de insan üzerinde özellikle akşamların da kasvetli bir havası vardır. Bunun nedeni ise yalnızlıktır. Bu yalnızlık kendini ancak akşamla bir teselli bulabilir. Havanın kapanmasında kendini mutena, herkesin içinde ve fakat herkesten gizli bir garip dostluk… Bir bakıma akşam kederli yüzler için bir sığınaktır.
Dördüncü kıta diğer kıtalara göre bir farklılık taşır. Bu mısralar bir kederli iz düşümünden öte insanın insanlarla hesaplaşması gibidir. Maske ile huy, kirli sular ve oynanan oyunlar bir gönül sevdasının haricinde insanda bezginlik uyandırır. Ancak, seven gönüllerde de bu sevginin dışında ancak sevgiyle beraber insana etki eden dış tesirler akla gelmektedir. Bir taraftan severken diğer taraftan nefret eder gibi bir duygu ki şair’in mısralarındaki bezginlik sürekli bir arsız oyundur.

Ses vermez sinede dinmeyen derde
Çekilir üstüne en kalın perde
Güneşin yolunun bittiği yerde
Akla son çizgiyi çizer akşamlar.
Bir önceki dörtlükte olduğu gibi muzdariptir sine bitmeyen dertlerden. Bundan dolayı bir perde gibi çekilir insanın üzerine ve artık ne akşamın insana verebileceği bir şey vardır ne dertleşeceği.
Böyle bir durumda akşamla başlayan yalnızlık iyice belirginleşir. Artık pişmanlığında fayda etmeyeceği hayaller vardır insanın karşısında bir gölge gibi duran.

Sonunda yalnızlık karaya vurur
Islak kaldırımda bir gölge durur
Pişmanlık dilinde acıdan kurur
Vicdanın sırrını çözer akşamlar. Bir gemi kalkar bu limandan misali son mısra her ne kadar muğlâk ise de akşamın söylediği bir gerçek kalır nihayetinde.
Akşamlar şiirini bir gönül ile başlayan ve aslında insanın kendisiyle de hesaplaşmasını konu alan ancak işaret ettiği hakikat ise insanın dışındakilerle olan aynı hesaplaşma içinde olan bir şiirdir. İnsanın rahatsız olduğu, toplumu kemiren ve hep hesaplar üzerine dönen duran bir oyun. Şair, toplumun yaşayışındaki çelişkileri kendine dert etmiş görünüyor. Şiir kapalı olmamakla birlikte başta da belirttiğimiz gibi biraz da sembollere bağlamış bulunmaktadır.
Leyla Usta’nın yazdığı şiirlerde ne tam karamsarlık ne de tam iyimserlik vardır. Şair, kozasını sevgiyle örüyor ve toplumun meselelerini kendine dert ediniyor. Bu bakımdan da şair’in toplumcu bir bakışla düşüncelerini şiirlerine yansıttığını mülahaza ediyoruz.

Hiç yorum yok: