7 Ağustos 2007 Salı

BİR AMANSIZ SEVDA


Her insan sever.Sevmek, insanlara Allah’ın bir lütfu.İnsan sevmeden yaşayamaz.Sevmek insan için çok şey mana teşkil eder
Her insan sever.Sevmek, insanlara Allah’ın bir lütfu.İnsan sevmeden yaşayamaz.Sevmek insan için çok şey mana teşkil eder.Sevmek demek var olmak demek; sevmek demek yok olmak demek! Büyük sözün gereği : insan sevmeyle var olduğu gibi yok da olabilir, dolayısıyla;sevginin varlığında yok olur; yokluğunda var olur! Sevgi üzerine söylenecek sözler söylenmiş olsa da yeni yeni sözler de söylenecektir.Bu söz de bizleri varlık-yokluk,yokluk-varlık ikileminde gezdirir durur… Aslında sevgi , sevda ve aşk üzerine sürekli şiirler yazılıyor ancak yine de Faruk Nafiz’in o güzel ve anlamlı şiirine atıfta bulunmadan da edemiyoruz:
Ne şair yaş döker, ne aşık ağlar,
Tarihe karıştı eski sevdalar
Eski aşkların dillere destan oluşu , küllenmiş nerde o eski sevdalar derken Kadir KAHRAMAN bir güzel AMANSIZ SEVDA ile karşımıza çıkıverdi.
Amansız Sevda şiiri dört kıtadan oluşuyor.İlk kıta, her aşıkta olduğu gibi ilk aşklarda bir güzeli görünce nasıl başladıysa ki genellikle o bakışlarla başlıyor:
Tutuldum gözlerinde sevda sağanağına
Alabora benliğim düştü özlem ağına
Azat için raptoldu iradem dudağına
Ruhumu ayrılığın süzgecinden süzdürdü
Amansız sevdan beni liman liman gezdirdi
Gözlerine öyle bir tutku ile tutunuş var ki bu adeta bir sağanak halinde tasvir edilmiş.Bu sağanak şairde altüst olan benliğini özlem çıkmazına; kurtuluştan tutuklanışa ki bu aklın, sevgilinin dudağıyla tasvir olunmakla beraber ruhtaki ayrılış adeta süzgeçten süzülürcesine resmedilir. Altüst olan, halden hale giren, tutkuyla seven bir sevda insanı liman liman gezdirmez de ne yapar! Hakikat bu ki sevdaya tutulanların deli divane oldukları böyle bir halde insanı sermest eder.
Şaşkınlık, tutku, özlem, ayrılıkla aşklar ne son buluyor ne de ilk kez başlıyor;insanın vücudunda alev alev bir yangın yerine çeriyor:
Bürüdü her azamı bir yangın ki;sönmüyor
İçimde bir kasırga başladı, hiç dinmiyor
Sana susuzluğumu hayalin de yenmiyor
Canımı yalnızlığa lime lime ezdirdi
Amansız sevdan beni liman liman gezdirdi.
İkinci kıtada;yangınla kasırganın buluşması insanın çaresizliğinden de öte şair, sıradan veya olağan tabiat olaylarının tırmandığı bir aşk ikliminde bizleri yaşatmaktadır, adeta. Seven insanın, aşkı benliğinde her daim duyması kasırga ve yangınlar bir yana çöllerde kavrulan sevdalılar gibi susuz kalınması bilinen bir şeydir. Bu sebeple şair; aşk şiirlerinin genelinde hakim olan yanma veya susuzluk ki bunda maksat sevgilidir;canandırbu mısrağında bu duyguları bizlere yaşatmaktadır.
Sevenlerin sevdiklerini birilerine benzetmekle beraber çoğu zaman sevgiliyi müstesna bir güzellikle övdükleri de bir vakıadır. Aşağıdaki mısralarda bu güzelliği kapalı bir şekilde ifade eden şair, kendini yine aşkın ulaşılmaz zorlukları içinde gösteren dekorlar çizer:
Bulamadım dengini,emsalsizmişsin meğer
Ruhumun kıyısını aşkın hırçınca döver
Heyelanlı varlığım hükmüne boyun eğer
Acı dolu anlarım,yaşamaktan bezdirdi
Amansız sevdan beni liman liman gezdirdi
Sevgilinin emsalsiz oluşu şiirin tamamında da görülür.Bu şekilde tanımlanan bir sevgili karşısında sevdanın amansızlığı; sevenin sevdiğine tam bir teslimiyet ifade eder gibidir. Aşkın duyguya ne kadar çok tesir ettiği baştan başa kurgulanan dizelerden anlaşılmaktadır. İnsanın içindeki kasırga, ki;
İçimde bir kasırga başladı, hiç dinmiyor mısraı ile; Ruhumun kıyısını aşkın hırçınca döver mısrasında çizilen aynı ruh halidir. Yukarıda da belirttiğimiz gibi seven insanın teslimiyeti şu mısralarda da görülür;
Heyelanlı varlığım hükmüne boyun eğer:tutunamayan, hükmedilen gönül, amansız aşk karşısında boyun eğer; ancak bu aşk arasındaki “acı dolu anlar..” aşkın veya aşkların adaletsizliğini bir kez daha gözlerimizin önüne getiriyor ki bu bazen seven gönülde bir bezginlik halinde görülebileceği gibi bazen bunun da ötesinde istenmeyen hallerde de görülebilir.
Amansız aşklar ki bu biraz da platonik aşklara benzer; eşit olmama veya bütün benliği ile sevilene tutulma,kendini onda bulma;ondan gayrı gözleri ve gönlü ile başka bir şey düşünmeme gibi bir haldir bu durum. Sevgili dışında her şeyin bir hiçlik olduğu duygusudur,yaşanılar veya tasavvur edinilen arzular ve sebeble de sensizlik demek adeta bir mahşer demek kadar da kati bir karardır:
Vazgeçmemi isteme, sensizlik mahşer demek
Canını zerre zerre kopar kopar ver demek
Bilesin ki; yetişmez;bu kadar yeter demek
Kök tutmuş ümidim, birer birer çözdürdü
Amansız sevdan beni liman liman gezdirdi
Sensizliğin mahşerinde hayat denen bir şey kalır mı?Kalmaz elbet.Bu sebeple yeterlerin bile yaşanan sevdada yetmez yanları olduğu gibi bir ağacın kökleri kadar sağlam olan tutkuya bağlı ümitlerin de birer birer çözülmesi sevdanın amansızlığını bertaraf ediyor gibi bir kapı aralasa da bu sevdanın; sıradan bir sevda olmadığı kesin, bariz ve ilelebet bir sevda olduğu aşikardır.
Aşık olan yürek yandı mı bir kez : ne susuzluk, ne kasırga ne de insanı içten içe kemiren duyguları kontrol edebilmenin imkanı vardır.Kara sevda olarak bilinen , şaire göre de amansız olan bu sevdaya vasıl olmadan başka da yapılacak bir şey yoktur.
Aşk, sevda ve sevgi üzerine yazılan niteliksiz şiirlere inat kararlı ve amansız bir sevda şiiri olarak, sevdanın dayanılmazlığını müşahhas bir şekilde ifade ettiğini şair Kadir Kahraman düşündürüyor bizlere.

Hiç yorum yok: