osman aytekin
Issız ve sessiz bir seher vaktinde,
Ağırmış saçlarımı savurursa rüzgâr,
Yorgun bir dalganın kollarından düşüp,
Vurursam kıyılarına, toplama beni…
Bırak dağınık kalsın ıslak saçlarım…
Bırak yankısız çığlıklar atsın,
Yetim çocuklarım…
Bırak;
Alsın alacağını benden,
Çıkarsızca gönül koyduklarım…
Ve kanlı yaşıyla yıkansın,
Maziye her dalışımda
Dibinden toplayıp çıkardığım
Kızıl taşlarım…
Leyla Usta
İnsanın kendi haline bırakılma gibi bir duygu vardır ya Leyla Usta “Kızıl Taşlarım” isimli şiirinde böyle bir duygu yoğunluğunu sitemlerle yaşatmak istiyor bizlere. Bunun için diyor ki:
“Issız ve derin bir seher vaktinde”
Kendi halinde kalmanın da derinliğini yaşamak; yalnızlık duygusunu hissederek ve yılların insandaki izlerini “ağarmış saçlar” gibi tavsif ederek ruhunun enginliklerinden seslenmek…
Şair işte bunu yapıyor.
“Kızıl Taşlarım” şiiri yorgun bir insanın duygularının dışa vurumudur. Ancak sitemlerle yüklü olan şiir de yetim çocukların acısını; duyulmayan çığlıkları kadar; haklı gönül dokunuşları ve azabı hatırlatırcasına tasvirlerdeki mazi ile insanın yüreğini kanatma gibi bir serzenişe tanık olursunuz.
Leyla Usta’nın şiirlerinde genelde ümitsizlikler görülmemesine rağmen bu şiirin muhtevasının içselleştirerek kariye sunduğu açıktır.
Anlaşılan o ki her insanın yaşadığı anılar ve mazinin ve halin tesiri insanı burkuyor; yüreğini acıtıyor.
Bu yürek acısını hangimiz yaşamıyoruz ki?...
Şair bu kafiye ile örgülenmiş güzel şiirinde sevgisini bir yana bastırarak kör ve sağır olanlara sesleniyor; haykırmak istiyor.
Çıkarsız bir sevgi şu dizelerde açıkça belirmiyor mu?
“Bırak:
Alsın alacağını benden
Çıkarsız gönül koyduklarım”
Uyaklı şiirleri kadar serbest şiirlerini de başarıyla sürdüren şair’i, bize hüzünleri yaşatsa da kutluyoruz.
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder