13 Temmuz 2008 Pazar



SEVGİYLE BAKMAK!



Mevlana şöyle buyuruyor:
“Kim bizi iyilikle anarsa
Dünyada adı iyilikle anılsın.” Bu vecizenin manasını şu şekilde açıklar: “Bir kimse, bir kimse hakkında iyi söylerse o hayır, o iyilik kendisinedir; gerçekte kendisini övüyor demektir.”-
Bir insan ne kadar iyi işler yaparsa yaptığı o iyi şeylerle anılır. Güven duymanın, değer vermenin, sempati beslemenin neticesi olarak insanın yaşantısı şekillenir; iyi bir hal üzere olur. Yaptığı güvenli davranışlar kadar sadakat ve samimiyetin de insanlar üzerinde mutlak bir etkisi vardır. Aşırı bağlılık bir anda oluşmaz; bunun için insanı iyi tanımak ve anlamak gerekir.
İyi tanımak ve güven duymak.
Sahiplenmek ve inanmak.
Tam inanmak.
Meselenin özü budur.
Bir insanı veya insanları başarı dâhil hayatın güzelliğindeki doyumsuzlukların gerçek sebebi şeksiz şüphesiz inanmak ve sevgiyle bakmaktır.
Sevgi duymak ve o sevgiyle hayatı anlamlandırmak.
Suretin kabiliyeti özüne bağlıdır.
Derununa inmeyen hiçbir şey gerçeğe ulaşamaz; bir başka ifadeyle sathi kalır. Bu münasebetle öz önemlidir.
Bunun için de öze inmek, gerçeğe varmak ve buluşmak…
Yürek medeniyeti!
Sevgi ve inançla büyüyen olgunlaşan bir başak gibi. Bükülse de kendi ağırlığını taşır.
Sevgiyle bakmanın insan hayatını ve çehresini nasıl değiştirdiğini anlayabilmek için sevgiyle ışıl ışıl parlayan gözlere bakmalı. Işıltılı gözlere!... O gözlerin ışıltısı yüze hayat verir.
Ömre bedel sevgilere yürekler konabilmelidir. Öyle yürekler gül bahçesinde bulur kendini. Gülün güzelliğinde, zarifliğinde ve kokusunda!
Rengârenk gül bahçesine girmek zor olmasa da o bahçenin tanzimi zaman ister. Günümüzde çok basit alelade işler için dahi gücünü kullanmak, emekler sarf etmek isteyen insanoğlu öyle güzel hercai renklere kendini neden hazırlamaz ki?
Ruhumuzu bir hoş eden renkler ve zevklerin oluşumu için her şeyden önce sevgiyle dolmalıyız, sevgiyle bakmalıyız.
Sevgiyle oluşmalı yürekler…
Bir söz vardır: “Kadınlar ipekli libasları süslenmek için değil,
Güzelliklerini korumak için giyinirler.”
Öyleyse bütün güzellikleri yaşatmalı. Bunun için de güzellik adına ne varsa yapılmalıdır. Ama bir de bu güzelliği farklı tavsif etmek vardır. Süslenmek için kapris ve ihtiraslar uğruna bir yığın şekilsizliğe girmek değildir güzellik!
Siz bunu biliyorsunuz.
Nasıl bir güzelliği kastettiğimi…
Olgun, duruşu yerinde vakur da olabilir mütevazı de ama yerli yerinde; biçimsizce değil. Yakışmalı, huzur vermeli, sempati yüreklere yerleşebilmeli… Bu sebeple bütün insanlar zaman zaman taşıdıkları güzellikleri korumak için iyi bir duruş sergilemeliler. Eğer sevgiyle bakmak gibi bir düşünceyi içimizde taşıyorsak bunu hayatımıza hâkim kılmalıyız, kılabilmeliyiz.
Sevgiyle bakan gözler; gelişmeye, yükselmeye katkı sağlamalılar. Böyle bir çaba dünyanın mutluluğuna da katkı sağlanmış demektir. Her ne kadar savaşlara yenik düşse de insanoğlu.
O bakışlar yüzlere sirayet etmeli.
Bir daha kaybolmamak üzere.
Hayatımızın anlamı, hakikati bundadır.
Bu sebeple insanları gerçek hakikate götürmelidir bu sevgiler. Bunun için de kendinize bir iyilik yapın ve sevgiyle bakın!
Kime isterseniz…
Başkasına yapılan her şey size geri gelecektir. Bunu unutmayın ve bunun için de sevgiyle bakın!
Yüzlerin gülmesi, çehrelerin ışıması ve yüreklerin ısınması için.
O sıcaklık her yanı sarmalıdır!


Hiç yorum yok: