RUH GÜZELLİĞİ
İnsan ruhunun bin bir hali vardır. İçimizde olanlar dışımızda olanları etkileyecektir. Bu etkileşim o anki tutumumuza bağlıdır. İnsanın içindeki hareketin durumu o insanın davranışlarına yansır. Bunu bazen “ruhsuz” bazen de “cesur yürek” olarak açıklayabiliriz. Bazı insanlara ruhsuz denmesi bir bakıma kölelik duygusundan kurtulamayanlar için söylenmektedir. Cesur yürekli olanlar da ise ruhlarının daima reaksiyon göstermesinden, bir bakıma cevval olmalarından kaynaklanmaktadır.
Ruh durumu insanın bulunduğu ortamdan, yaşadığı çevreden, topraklardan, teneffüs edilen havadan ve sudan beslenir. Yaşadığımız saat, dakika bir an bile insanın ruhunu etkilemektedir. Bu durum ruhun yeni bir değişikliğine kadar devam eder.
Bir insanın babasına benzemesi”sende babanın ruhu olgulaşıyor” gibi bir düşünceye neden olabilir. Bizim yaşadığımız topraklarda insanlar birbirlerini tanıdıklarından yıllar geçtiğinde tanımadık birini çehresinden; “kanın benziyor” denilmek suretiyle babasına, amcasına veya bir yakınına benzetirler. Bu benzetmeler de genellikle yerini bulur. “Kan çekmesi” deyimi aslında bir insanın ruhunun dışa yansımış hali olarak da tavsif edilebilir.
İnsanların bir şeyler hissedebilmesi, bir şeyler ortada yokken görebilmesi de bir ruh halini doğal bir ruh hali olarak bize görünür. Bu gibi durumlar toplum olarak inanç bakımından “kalp gözü açık” olarak, biraz da farklı bir ifadeyle “ileri görüşlü” olarak nitelenmesine yol açar. “hisleri kuvvetli” gibi benzetmelere de neden olabilir. Bu gibi durumların daha da ileri halleri üzerinde durmak gerekirse; ruh ve ruh halleri üzerine kuşkusuz yerli yersiz değerlendirmeler, kanatlar oluşmaktadır. Kimileri ölen bir insanın başka insanların doğuşuyla geri döndüğüne inanır. Bu inanış biraz daha ileri hali düşünüldüğünde aklımıza hemen Şamanizm gelmektedir. Belki Şamanizm inanmaz ama bu inanışın farkında olmadan kısmi azamisi gelir kafasında yer bulabilir. Bir bakarsınız ruhun eşyaya geçtiğine inanıverirler. Bu düşünceler için farklı fikirler ortaya atılabilir, farklı yargılar olabilir. İslam düşüncesine göre ölen bir insanın ruhunun başka bir insanın ruhuna geçmesi düşüncesini reddetmektedir. Yani reankasyon diye bilinen durumun islamda yeri yoktur. Bu düşünceyle ilgili olarak yaşayan veya hayatta olmayan insanların konuşmaları, davranışları hatta düşünce yapılarında zaman zaman benzerlikler de görülebilir ancak bu ve benzeri durumlar reankasyon olayının doğrulamaz.
İnsanların ruhi durumlarını her zaman iyi tahlil edebilmek pek mümkün olamamaktadır.
İnsanlarla ilgili olarak genel kanatlar, yakınlık durumuna göre de gerekeceği kadar özel
durumlarına malik olmak mümkündür. Bu gibi durumlar, bir insanı tanımakla beraber
karşımızdaki insanı tam manasıyla tanıyoruz, biliyoruz anlamına da gelmez.
Bir insanı iyi tanıyoruz dediğimiz anda bir de bakmışsınız ki tam bir hayal kırıklığı yaşanabilir. Bütün bu ruh halleri bize bir insanın iki yönünü gösterir. İnsanlardaki benlik duygusu olarak da ifade edilebilecek olan bu durum biraz efsunlu hatta tasaffuvi gibi gelse de Yunus’un şu sözü çok manalıdır: “Bir ben vardır benden içeri”. Yunus’un şiirlerinde yer bulan kimilerine göre hümanist düşünce bize göre de insan sevgisi tamamıyla kaynağını Allah sevgisinden almaktadır. Beşeri yoldan ilahi yola giden duygular farklı düşünülmelidir. Burada önemli olan ruhun halleridir. Ruhun yapısıdır.
İnsanı insan yapan bedendeki ruhtur. Ruhsuz bir düşünceyle doğru olan şeylere ulaşmak mümkün değildir. İyi bir düşünce kadar ruh güzelliği, ruh cesareti, ruh olgunluğudur aslolan.
İnsan ruhunun bin bir hali vardır. İçimizde olanlar dışımızda olanları etkileyecektir. Bu etkileşim o anki tutumumuza bağlıdır. İnsanın içindeki hareketin durumu o insanın davranışlarına yansır. Bunu bazen “ruhsuz” bazen de “cesur yürek” olarak açıklayabiliriz. Bazı insanlara ruhsuz denmesi bir bakıma kölelik duygusundan kurtulamayanlar için söylenmektedir. Cesur yürekli olanlar da ise ruhlarının daima reaksiyon göstermesinden, bir bakıma cevval olmalarından kaynaklanmaktadır.
Ruh durumu insanın bulunduğu ortamdan, yaşadığı çevreden, topraklardan, teneffüs edilen havadan ve sudan beslenir. Yaşadığımız saat, dakika bir an bile insanın ruhunu etkilemektedir. Bu durum ruhun yeni bir değişikliğine kadar devam eder.
Bir insanın babasına benzemesi”sende babanın ruhu olgulaşıyor” gibi bir düşünceye neden olabilir. Bizim yaşadığımız topraklarda insanlar birbirlerini tanıdıklarından yıllar geçtiğinde tanımadık birini çehresinden; “kanın benziyor” denilmek suretiyle babasına, amcasına veya bir yakınına benzetirler. Bu benzetmeler de genellikle yerini bulur. “Kan çekmesi” deyimi aslında bir insanın ruhunun dışa yansımış hali olarak da tavsif edilebilir.
İnsanların bir şeyler hissedebilmesi, bir şeyler ortada yokken görebilmesi de bir ruh halini doğal bir ruh hali olarak bize görünür. Bu gibi durumlar toplum olarak inanç bakımından “kalp gözü açık” olarak, biraz da farklı bir ifadeyle “ileri görüşlü” olarak nitelenmesine yol açar. “hisleri kuvvetli” gibi benzetmelere de neden olabilir. Bu gibi durumların daha da ileri halleri üzerinde durmak gerekirse; ruh ve ruh halleri üzerine kuşkusuz yerli yersiz değerlendirmeler, kanatlar oluşmaktadır. Kimileri ölen bir insanın başka insanların doğuşuyla geri döndüğüne inanır. Bu inanış biraz daha ileri hali düşünüldüğünde aklımıza hemen Şamanizm gelmektedir. Belki Şamanizm inanmaz ama bu inanışın farkında olmadan kısmi azamisi gelir kafasında yer bulabilir. Bir bakarsınız ruhun eşyaya geçtiğine inanıverirler. Bu düşünceler için farklı fikirler ortaya atılabilir, farklı yargılar olabilir. İslam düşüncesine göre ölen bir insanın ruhunun başka bir insanın ruhuna geçmesi düşüncesini reddetmektedir. Yani reankasyon diye bilinen durumun islamda yeri yoktur. Bu düşünceyle ilgili olarak yaşayan veya hayatta olmayan insanların konuşmaları, davranışları hatta düşünce yapılarında zaman zaman benzerlikler de görülebilir ancak bu ve benzeri durumlar reankasyon olayının doğrulamaz.
İnsanların ruhi durumlarını her zaman iyi tahlil edebilmek pek mümkün olamamaktadır.
İnsanlarla ilgili olarak genel kanatlar, yakınlık durumuna göre de gerekeceği kadar özel
durumlarına malik olmak mümkündür. Bu gibi durumlar, bir insanı tanımakla beraber
karşımızdaki insanı tam manasıyla tanıyoruz, biliyoruz anlamına da gelmez.
Bir insanı iyi tanıyoruz dediğimiz anda bir de bakmışsınız ki tam bir hayal kırıklığı yaşanabilir. Bütün bu ruh halleri bize bir insanın iki yönünü gösterir. İnsanlardaki benlik duygusu olarak da ifade edilebilecek olan bu durum biraz efsunlu hatta tasaffuvi gibi gelse de Yunus’un şu sözü çok manalıdır: “Bir ben vardır benden içeri”. Yunus’un şiirlerinde yer bulan kimilerine göre hümanist düşünce bize göre de insan sevgisi tamamıyla kaynağını Allah sevgisinden almaktadır. Beşeri yoldan ilahi yola giden duygular farklı düşünülmelidir. Burada önemli olan ruhun halleridir. Ruhun yapısıdır.
İnsanı insan yapan bedendeki ruhtur. Ruhsuz bir düşünceyle doğru olan şeylere ulaşmak mümkün değildir. İyi bir düşünce kadar ruh güzelliği, ruh cesareti, ruh olgunluğudur aslolan.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder